25 Kasım 2013 Pazartesi

52-BİR GÜN-AYŞE KULİN-25.11.2013

Arka Kapak Yazısı : “… biz, iç içe büyüyen, iç içe yaşayan, birbirine benzeyen, kavgacı, hırçın ve inatçı, şefkatli, sevecen ve yürekli, sonsuz verici ve can alıcı, gözü kara, kurnaz, hain, aynı anda çileli, masum ve çocuksu biz! Biz, aynı toprağın çocukları.”
Yazar Ayşe Kulin, Bir Gün’de herkesin payına düşmüş bir kabusun öyküsünü ele alıyor. Güneydoğu’da yaşananlar iki kadının penceresinden olduğu kadar, iki tarafın, iki yaşamın, iki ucun da yaşamından kesitlerle göz önüne seriliyor. Uzun yılların öyküsüyle bir gün içinde hesaplaşmak zordur kuşkusuz, bir gün belki yetersiz bir zaman. Ama bir gün bir başlangıç olabilir. Bir Gün, bu başlangıcın arandığı bir roman .
* * *
Toplam 202 sayfa . Terör suçlusu olarak cezaevinde tutuklu bulunan Zeliha Bora ile gazeteci Nevra Tuna’nın röportajı üzerinden yürüyor roman . Otuz sene sonra karşılaşan iki çocukluk arkadaşının sohbetine dönen bu buluşma yeri geliyor teröre , yeri geliyor doğuda kadına , toprak reformuna , ağalık düzenine , yeri geliyor batılı yaşamında yitirilen değerleri önümüze seriyor .

51-ADI AYLİN-AYŞE KULİN-23.11.2013


Aylin Radomisli Cates, 19 Ocak 1995 Perşembe günü, evinin bahçesinde, o sabah evini temizlemeye gelen hizmetçisi tarafından, kendi arabasının altında ölü bulundu. Üstünde ve etrafta nasıl öldüğüne dair hiçbir iz yoktu. Bir hırsızın saldırısına uğramış değildi. Bir katille boğuşmamıştı. Elbisesi yırtılmamış, tırnakları kırılmamıştı. Çorapları bile kaçmamıştı.

Kaptıkaçtı tipi arabası, parke taşı döşeli dümdüz avluda, aklın alamayacağı bir nedenle kayarak, dört parmak yüksekliğindeki seti atlamış, meyil aşağı inmiş, ön tekerlekleri yolda, arka tekerlekleri duvara takılı durmuştu.

Aylin, arabanın altına çaprazlamasına girmiş, sırtüstü yatıyordu. Üstünde abiye bir gri döpiyes, yakasında yarım ay biçiminde bir elmas broş, parmağında tek taş yüzük vardı. Otopsi raporuna göre, iki gün önce, Salı gecesi ölmüştü. Türkiye'nin tartışmasız en ünlü kitaplarından biri Adı: Aylin, prenseslikten Amerikan ordusuna uzanan baş döndürücü bir hayatın romanı...

19 Kasım 2013 Salı

50-AÇLIK-KNUT HAMSUN-18.11.2013

Açlık Norveçli yazar Knut Hamsun tarafından kaleme alınmış ve 1890 yılında ilk baskısı yapılmış bir romandır. Roman 20. yüzyılın edebi açılışı olarak görülmekle beraber, modern ve psikolojiksürükleyici edebiyatın en önemli örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir. Karmaşa halindeki insan zihninin mantıksızlığını kimi zaman duygusal kimi zamansa espirili bir dille yansıtmaktadır. Bu kitap ölmek pahasına olsa bile alın teri dökmediğin parayı kabul etmemeyi anlatmaktadır.

15 Kasım 2013 Cuma

49-NEFES NEFESE-AYŞE KULİN-14.11.2013

Ayşe Kulin'in 2002 yılında yayınlanan kitabıdır.Osmanlı Devleti'nin son Sıhhiye Nazırı Fazıl Reşat Paşa'nın kızı Selva ile, aşık olduğu Musevi genci Rafael, evlenmelerine karşı çıkan aileleri tarafından dışlanınca Fransa'ya giderler. Ancak burada da huzur bulamayacak, II. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla, bu kez de Hitler'in ağına takılacaklardır. Etraflarını saran Nazi çemberi gitgide daralırken, her an tutuklanıp kamplara yollanma korkusuyla yaşamaktadırlar. İşte tam o yıllarda Türkiye, savaşın ateşine bulaşmadan, Almanlarla Müttefikler arasında gerili ince ipte, bir cambaz maharetiyle yürümeye çalışmaktadır.
Ayşe Kulin bu romanında, hem ülkeyi savaşın ortasından başarıyla geçiren kadronun hem de Selva ile Rafael'in zor aşkının peşine düşerek, İstanbul'danMarsilya'ya, Ankara'dan Kahire'ye kadar uzanırken, kendi canları pahasına yüzlerce Yahudi'yi Nazi kıyımından kurtaran Türk diplomatlarınınkahramanlıklarını da gün ışığına çıkarıyor.

11 Kasım 2013 Pazartesi

48-BİN MUHTEŞEM GÜNEŞ-KHALED HOSSEINI-10.11.2013


meryem'le leyla'nın, yolu kesişen iki kadının, iki hayatın öyküsünü, aynı zamanda da afganistan'ın sovyet işgali öncesinden başlayarak günümüze kadar gelen öyküsünü anlatan bir roman. peşinden sürükleyen bir hikaye, sade ve akıcı bir dil, acı ama gerçek hayatlar, kadın olmanın, doğmanın çoğu zaman mücadele ama bazen de kabullenmişlik, boyun eğme olduğu geri toplumlar, inançlar, dinler... 

"nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. artık siz orada yaşamasanız da o içinizde yaşar..."

"küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar... "

insanların, özellikle kadınların, doğdukları yere, topluma ve içinde yaşamak zorunda oldukları kültüre göre kaderlerine boyun eğişleri...
bazen geçmişe, bazen özgürlüğe duyulan özlemin içiçe geçmiş hali...

7 Kasım 2013 Perşembe

47-IŞIK BAHÇELERİ-AMİN MAALUF-06.11.2013


amin maalouf un maniciligin kurucusu olan mani nin hayatini anlattigi roman.
babasının yanında ak giysililerle birlikte çocukluğunda nasiralin ve gizemli bir peygamberin izinde yasayan mani bir gün dinlenirken suda kendi suretinin canlandığını görür. kendisine bir mesajı olduğunu söyleyen bir suret ile hayatinin akışı değişir. kendisini yollara vurmasıyla birlikte, ömrünün sonuna kadar sürecek bir yolculuğa baslar. yaşadığı donem i.s. 3. yy'dir. roma imparatorluğu ve sasani devletinin arasında sıkışmış topraklarından çıkarak sasanilere bir yolculuk yapacaktır. yollarda kendisine bir çok mürit edinen mani, sasani devleti kralı şahpur ile büyük bir dostluk kuracaktır. özellikle o donemde roma nın zayıflığından faydalanansasaniler ermenistan gibi bazı önemli bölgeleri mani’ninde desteğiyle topraklarına katacaktır. ömrünün sonunda ise sahpur’un oğlu behram krallığa geçince onu ölüme terk edecektir.

roman akıcı ve sade bir dilde yazılmış. fakat semerkant in akıcılığına kendisini kaptırmış okuyucu bu kitapta bunu bulamayacak. amin maalouf bu kitabini maniye adayarak şunları iddia edecektir: günümüze güzelliği vaaz eden dininden sadece ağızlarda hakaret gibi dökülen manicilik sözleri kalmıştır. ve sorar mısır'da isa’ nin havarisi, cinde işığın buda'sı diye anılmış birisinden nasıl olurda hiç bir şey kalmaz.

4 Kasım 2013 Pazartesi

46-UÇURTMA AVCISI (KITE RUNNER)- KHALED HOSSEINI-03.11.2013


Uçurtma Avcısı (orj.:The Kite RunnerAfganistan doğumlu Amerikalı yazar Halit Hüseyni'nin (Khaled Hosseini) ilk romanı. 2003 yılında yayınlanan kitap bir Afgan tarafından İngilizce yazılmış ilk romandır. New York Times'ın en çok satanlar listesinde bir numaraya kadar yükseldi.

Karakterler

Emir: Hikayeyi anlatan baş karakterdir. Söylediğine göre 1963 yılında Kabil'de doğan Emir annesini doğarken kaybetmiştir. Emir,babasından biraz olsun sevgi ve ilgi görebilme isteği ona pişman olacağı davranışlar yaptırmaktadır;bu davranışlardan zarar gören, en yakın dostu olduğunu itiraf edemediği Hasan'dır. Hikaye boyunca Emir'in monarşik Afganistan'dan ABD'ye geçişi, uyumu, hizmetkarın oğlu Hasan ile çocukken aralarında geçenler ve bunun Emir üzerindeki sosyal, psikolojik ve etnik etkileri detaylı bir biçimde anlatılmaktadır.

  • Hasan: Baş karakter Emir'in çocukluk arkadaşı ve hizmetkarın oğludur. Emir'i gördüğü dönem boyunca ona hep sadık ve bağlı kalmıştır. Hazaraolduğu için tıpkı diğer Hazaralar gibi hor görülür ve dışlanırdı. Yine bu sebepten dolayı kaynaklanan bir olayda Emir, Hasan'ı korumadığı ve onun hayatının en büyük darbesini yemesine göz yumduğu ve daha sonra ona yaptığı kötülüklerden dolayı, kendini affetmemiştir.Kitabın ilerleyen bölümlerinde Hasan ve Emir arasındaki trajik gerçek ortaya çıkmıştır. Bu olay ve sonrasında yaşananlar Emir'in kendisini biraz da olsa affetmesine olanak sağlamıştır.
  • Assef: Kitabın içindeki sadist ve pedofil tecavüzcü karakterdir. Emir'in oturduğu mahallede çocukluğunu geçirmiş olan Assef, Alman bir anne ilePeştun bir babanın çocuğudur. Gençken Hasan'a ve diğer çocuklara yaptığı kötülükler, yetişkinken de Taliban yetkilisi olarak yaptığı zulümler Assef'i kitabın en gaddar karakteri yapmıştır.
  • Baba: Emir'in babasıdır. Çevresi tarafından güçlü, yardımsever ve nüfuzlu bir olarak bilinir.Emir'e yeteri kadar ilgi ve sevgi göstermemektedir. Geçmişte hizmetkarı Ali'nin eşinden gayrimeşru bir oğlu, Hasan olmuştur. Ancak bu gerçeği yalnızca Hasan'ın annesi, Baba ve Baba'nın arkadaşı Rahim Han bilmektedir. Bu gerçeği Emir, Rahim Han'dan 38 yaşındaykenPeşaver,Pakistan'da öğrenmiştir. Hasan ise hiçbir zaman öğrenememiştir.
  • Ali: Baba'nın hizmetlisidir. Hazara'dır, bu sebeple diğer etnik kökene mensup kişiler tarafından hor görülmektedir. Ali, kısırdır ve oğlu Hasan'ın Baba'nın karısıyla yaşadığı ilişki sonrası dünyaya geldiğini bilmektedir ;ancak Hasan'ı kendi oğlu gibi sevmektedir. Ali, oğlu Hasan'la birlikte Emir yüzünden yaşanan bazı olaylardan sonra Baba'nın evini terketmiştir. Daha sonra Hazaracat'ta mayına basıp ölmüştür.
  • Rahim Han: Baba'nın en yakın arkadaşı ve iş ortağıdır. Emir'e Baba hakkındaki gerçeği o söylemiştir.Zaman zaman Emir'in duygu dünyasına hitab etmiştir.
  • Süreyya: Emir'in eşidir. Babası Afganistan ordusunda önemli biri olan General Taheri'dir.
  • Sohrab: Hasan'ın oğludur. İsmini, Hasan'ın çok sevdiği bir Fars destanı kahramanından almıştır. Babası ve annesi Şii Hazara oldukları için Taliban militanları tarafından kurşunlanıp öldürülünce derme çatma bir yetimhaneye konulur. Bu yetimhanedeki çocuklar Taliban üyelerinin cinsel ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılmaktadır ve Sohrab bu şekilde Taliban'ın eline düşer, militanların sistematik olarak tecavüzüne uğrar. Daha sonra Emir onu Talib Assef'in elinden kurtararak kendi yanına alır.
  • Ferit: Emir'e zorlu Afganistan yolculuğunda yardımcılık yapan fakir ve 5 çocuk babası Afgan.