27 Şubat 2014 Perşembe

68-BABA (GODFATHER)- MARIO PUZO-26.02.2014

Baba, ABD'li yazar Mario Puzo'nun yazdığı orijinal olarak 1969'da G.P. Putnam's Sons tarafından yayınlanan bir romandır. ABD'ye yerleşmiş Don Vito Corleone'nin reisliğindeki Sicilyalı bir Mafya ailesi ailesinin hikâyesini anlatmaktadır. Roman 1945 - 1955 yılları arasında geçmekte ve Vito Corleone'nin çocukluktan yetişkinliğe kadar geçmişi de irdelenmektedir. Kitabın başlığı ve yer altı dünyasıyla olan ilişkisi tartışma yaratmıştır. Puzo'nun "Godfather - Baba" başlığını bir mafya babasını belirtmek için kullanması onun muhabirlik deneyiminden esinlendiği pek çok yerde karşımıza çıksa bile bu terime ilk defa Mafya'la bağlantılı Joe Valachi'nin 1963'teki Organize Suçlar Üzerine Kongre Kapalı Oturumu'ndaki ifadesinde rastlanmaktadır. Baba ünvanı verilen Vito Corleone'nin soyadı Sicilya'nın Corleone şehrinden gelmektedir. Benzer şekilde Corleone'nin annesinin evlenmeden önceki soyadı Corigliano, yer altı faaliyetleriyle bilinen Calabria'nın Corigliano Calabro şehrinden gelmektedir. Vito'nun dört biyolojik çocuğu vardır: Santino Corleone, Fredo Corleone, Michael Corleone ve Constanzia Corleone. Ayrıca enformal olarak evlat edindiği Tom Hagen Corleone Ailesi'nde "consigliere - danışman" olarak görev almıştır. Vito ünlü bir şarkıcı ve film yıldızı Johnny Fontane'in vaftiz babasıdır. New York'taki beş aile şunlardır: Stracci, Tattaglia, Corleone, Cuneo ve Barzini. Ayrıca New York'un kanlı anlaşmalarla ya da yasal olmayan operasyonlarla ilgilenmeyen ama bu beş aile arasında barışı koruyucu görevi olan Bocchicchio Klanı da vardır. Ülke genelinde on aile daha vardır: Tramonti Ailesi - Florida Zaluchi Ailesi - Detroit Falcone Ailesi - Los Angeles Molinari Ailesi - San Francisco Panza Ailesi - Boston Forlenza Ailesi - Cleaveland Capone Ailesi - Chicago Bocchicchio Ailesi - (Merkezleri belirtilmemiştir) On aileden ikisine değinilmemiştir. 1972 yılında Don Vito Corleone'yi Marlon Brando'nun, Michael Corleone'yi Al Pacino'nun oynadığı ve Francis Ford Coppola'nın yönettiği romandan uyarlama film sinemalarda oynamaya başladı. Mario Puzo senaryo ve diğer produksiyon konularında danışmanlık görevini üstlenmiştir. Yaklaşık 134 milyon $ hasılat yapan ve aralarında üç Akademi Ödülü, beş Altın Küre ve bir Grammy olan pek çok ödül kazanan film bütün zamanların en iyi filmlerinden biri olarak gösterilmiştir. Akabinde çekilen Baba II filmi altı Akademi Ödülü kazanmış ve En İyi Film Oscar'ını alan en iyi devam filmi olmuştur. Film pek çok açıdan benzer olmakla birlikte bazı karakterlerle ilgili geçmişe yönelik belli ayrıntılara yer vermektedir. Bu ayrıntılardan bazıları gerçekten film olarak beyaz perdeye yansıtılımış ve Baba Efsanesi gibi versiyonlarda yer almıştır. Johnny Fontane'in Hollywood'daki yükselişiyle ilgili kısımlar filme dahil edilmemiştir. Romanla film arasındaki en büyük fark romanın daha mutlu bir sonla bitmesidir. Romanda Michael Corleone'in eski eşi ve iki çocuğunun annesi Kay Corleone'nin oğullarının babasının işinin başına geçmesini kabullenmiştir.

13 Şubat 2014 Perşembe

67-MİDAK SOKAĞI-NECİP MAHFUZ-12.02.2014

Midak Sokağı veya Ara Sokak olarak Türkçeye çevrilen , Necip Mahfuz 'un 1947'de yayımlananan ve kendisine Nobel Ödülü kazandıran romanı. Kahire'nin ara sokaklarından birinde ,Midak Sokağı'nda, yaşananları konu alan roman Abbas adlı genç bir berberin sokaktaki kavgacı ve geçimsiz dilber Hamide'ye aşkını anlatır. Gösteriş meraklısı geçimsiz Hamide'ye aşık olan Abbas evlenmek için her şeye hazırdır. İngiliz ordusu nda asker olan arkadaşı Hüseyin Kirşa'nın akıl verişiyle para kazanıp evlenmek için Almanlarla savaşan İngiliz ordususuna yazılmaya karar verip kararını Hamide'ye açar ve nişanlanırlar. Bu arada Hamide daha sonra çıkan bir diğer talip zengin ve orta yaşlı Selim Elvan'la evlenmeyi düşünmeye başladığında Selim Elvan bir kalp krizi geçirerek evlenmekten vazgeçer. Abbas'ı beklemeyi sürdüren Hamide'nin yanı sıra sokakta farklı gelişmeler de eksik değildir. Tüm hızı ile süren seçim kampanyası için siyasetçiler sık sık gelip gitmekte, genç erkeklere duyduğu eşcinsel eğilimler yüzünden Kahveci Kirşa karısı ile kavga etmekte, bir bodrumda yaşayan Zaita dilencilerin yalancı sakatlıkları ile uğraşıp mezar soygunculuğu yapmakta, Hamide'nin annesi bin bir pazarlıkla komşularına çöpçatanlık hizmeti vermektedir. Çevredeki caddelerde gezintilerini sürdüren Hamide, yürüyüşlerinden birinde İbrahim Faraj'la tanışır. İkilinin her gün buluşmaya başlaması ile Hamide, Avrupai giyimi, varlıklı hali, yakışıklılığı, kendinden emin tavırları ile içinden hiç atamadığı hırsı İbrahim Faraj'la tatmin etmekte, İbrahim Faraj ise birkaç hafta sonra müşterilerine pazarlayacağı Hamide'yi kendisine bağlamaktadır. Hamide bir süre sonra İbrahim Faraj'ın gerçek niyetini anlamasına rağmen pis, bakımsız ve kendi güzelliğine yakışmayan sokaktan kurtulup hayallerini süsleyen hayata kavuşmak için ve Faraj'a bağlılığı yüzünden fahişeliği seçer. Birgün sokaktan kaçar ve Faraj'ın evinde yaşamaya başlar. Ordudan dönen Abbas Hamide'nin kayboluşunu öğrenince kendisini yollara vurur ve eski halinden eser kalmayan Hamide ile karşılaşır. Faraj'dan intikam almak için ertesi gün Abbası bara çağıran Hamide'nin tek amacı Abbas'ın Faraj'ı yaralamasını sağlamak ve öfkesini tatmin etmektir. Olay beklediği gibi gitmez. Bara gelen Abbas, Hamide'yi İngiliz askerlerinin arasında görünce deliye döner, eline geçirdiği bir içki şişesi ile Hamide'yi yaralar ve öfkelenen askerler tarafından öldürülür. Zaita ve Doktor Buşi ise yaptıklar mezar soygunlarının birinde yakalanıp hapse atılırlar. Sokak her şeyin üstüne sünger çekmeyi bildiği gibi bu olayları da unutur. Artık herkes yaşananlar hiç olmamışçasına birkaç ay sonra işinin başına döner. Necip Mahfuz'un Midak Sokağı ile aldığı Nobel Ödülü çağdaş Arap edebiyatının en önemli başarısıdır denilebilir. Midak Sokağı, Mahfuz'un yerli malzeme ile hareket etme düşüncesinin zaferidir. Yerel konulara değinmeden ve milli kültürü bir tarafa atarak evrensel olunamayacağını düşünen Necip Mahfuz bu roman için Kahire'de onlarca kahve dolaşmıştır. Kendisine ödül kazandıran yerel kültürün unsurlarına, Arap insanlarına ve doğup büyüdüğü Kahire şehrine duyduğu bağlılığı ise kazandığı ödülü almak için bile ana vatanını terk etmeyerek göstermiştir.