30 Mayıs 2014 Cuma

79-BEN ROBOT-ISAAC ASIMOV-29.05.2014

Ben Robot (İngilizce orijinal adı: I, Robot) Isaac Asimov tarafından yazılan dokuz bilimkurgu öyküsünün toplandığı kitap. İlk kez 1950'de Gnome Press tarafından basılmıştır. Hikayeler ilk kez amerikan dergileri Super Science Stories ve Astounding Science Fiction'da 1940 ile 1950 arasında yayımlanmıştır. Hikayeler birbiriyle bağlantılı olmadığı halde hepsi insanlar, robotlar ve ahlâk doğruluğunun ilişkileri hakkındadır. Birlikte Asimov'un robotik yasalarının tarihini anlatırlar. *Robos Yasası 1- Bir robot hiçbir şekilde insanoğluna zarar veremez; veyâ pasif kalmak suretiyle zarar görmesine izin veremez. 2- Bir robot kendisine insanlar tarafından verilen komutlara 1. kuralla çelişmediği sürece itaat etmek zorundadır. 3- Bir robot 1. ve 2. kurallarla çelişmediği sürece kendi varlığını korumak zorundadır.

28 Mayıs 2014 Çarşamba

78-SARDALYE SOKAĞI-JOHN STEINBECK-28.05.2014

''Sardalye Sokağı'', Steinbeck' in önemli yapıtlarından biridir. Sardalye Sokağı'nın aylak tiplerinin yaşamlarını canlandırıcı bu romanında yazar, ilk bakışta, lirik bir dilde gündelik ve sıradan şeyler anlattığı izlenimini verir. Oysa Steinbeck, bu sokakta yaşayan, maddiyattan çok insanlığa, sevgiye ve arkadaşlığa değer veren insanların gözüyle hayatın bir tablosunu çizmeye çalışır. Yalın yaşamlarının ötesindeki incelikleri ustalıkla sergiler. Yazarın anlattığı bu başıboş ve erdemli kişileri sizlerde seveceksiniz. ABD' li yazar John Steinbeck (1902 - 1968), insan - doğa ve insan - insan ilişkilerini, özellikle de, çalışan tüm kesimlerin yaşamlarını anlatmakdaki başarısıyla ünlüdür. Sardalye Sokağı, hiç kuşku yok ki, yazarın en tanınmış yapıtlarından biridir. Küçük insanların serüvenleri hiç bir kitapta böylesine acımasız, ama aynı zamanda böylesine sevecen dile getirilmemiştir. Beğeniyle okuyacağınız çarpıcı bir roman... Sardalye Sokağı'nın karmaşasında, hayatın bir yerinden tutunmaya çalışan uyumsuz insanlar -kumarbazlar, fahişeler, ayyaşlar, serseriler ve sanatçılar- yanyana yaşarlar.Sahibi olduğu genelevi sanat gibi işleten kızıl saçlı Dora, Salaş Palası mekan seçen Mack ve onun iyi niyetli zavallılar çetesi, Salaş Palas'ın ve yerel dükkanının uyanık sahibi Lee Chong, korkak ressam Henri ve bu marjinal topluluktaki bilgeliğin ve cömertliğin kaynağı olan Doc.Macera, muziplik ve gerçek hayatın zorluklarıyla harmanlanan Sardalye Sokağı, Steinbeck'in, memleketi Kaliforniya'ya canlı bir selamı.

26 Mayıs 2014 Pazartesi

77-UĞULTULU TEPELER-EMILY BRONTE-25.05.2014

Uğultulu Tepeler, Rüzgarlı Bayır veya özgün adıyla Wuthering Heights, Emily Brontë'nin tek romanı. İlk kez 1847 yılında Ellis Bell mahlası ile yayımlanmıştır. Emily vefat ettikten sonra kız kardeşi Charlotte eseri yayıma hazırlayıp, Emily'nin gerçek ismi ile eserin ikinci bir baskısını yayımlamıştır. Eserin ismi konu aldığı hikâyenin merkezî figürlerinden olan bir malikâneden gelmektedir. Bugün İngiliz edebiyatının klasiklerinden sayılan roman ilk yayımlandığında hem olumlu hem de olumsuz tepkilerle karşılaşmıştır. İç içe geçen yenilikçi yapısı karışık tepkiler almıştır. Her ne kadar ilk başlarda Charlotte Brontë'nin Jane Eyre isimli eseri Brontë kız kardeşlerin çıkarttığı en iyi çalışma olarak tanınmış olsa da, sonradan gelen eleştirmenlerin çoğu Uğultulu Tepeler'in özgünlüğü ve başarısının onu Brontë kız kardeşler tarafından çıkarılmış en iyi eser yaptığını öne sürmüşlerdir. Uğultulu Tepeler'in birçok adaptasyonu gerçekleşmiştir: Birkaç film, radyo ve televizyon oyunları ve iki müzikal (Heathcliff dahil). Ayrıca Kate Bush'un popülerleşmiş bir şarkısına da ilham kaynağı olmuştur ki şarkı daha sonra birçok sanatçı tarafından tekrar seslendirilmiştir. İngiliz edebiyatının önemli eserlerinden biri olan ve ihtiras dolu bir aşk hikâyesini konu alan Uğultulu Tepeler, 19. yüzyılın başlarında İngiltere'de yaşamış zengin Earnshaw ailesinin kızı Catherine ile ailenin evlatlığı Heathcliff arasındaki sancılı aşkı şiirsel bir dille anlatıyor. Aşkın hiç bitmeyecek bir nefrete dönüşmesine şahit olduğumuz bu roman, intikam duygusunun insanı kör ederek ne denli yıkıcı olabileceğini büyüleyici bir kurguyla gözler önüne seriyor. Emily Brontë'nin tek romanı olan ve dünya klasikleri arasında önemli bir yer edinen Uğultulu Tepeler, yazarın eşsiz anlatımı ve karakterlerin iç dünyalarını aktarmadaki ustalığıyla yıllardır severek okunan bir kitap olma özelliğini günümüzde de sürdürüyor.

20 Mayıs 2014 Salı

76-SİYAH LALE-ALEXANDER DUMAS-16.05.2014

Siyah Lale, Alexandre Dumas tarafından yazılan tarihi bir romandır. Üç Silahşörler ve Monte Kristo Kontu’nun yazarından yeni bir roman. Şövalyeler, kılıç, kalkan ve kahramanlık öyküleri seven gençlerin ellerinden bırakamayacakları bir dünya klasiği. Haarlem Çiçekçilik Cemiyeti kusursuz bir siyah lale yetiştirene büyük bir ödül vaat eder. Bu o ana kadar görülmemiş bir şeydir ve herkesin ilgisini çeker. Siyah laleyle ilgilenenlerden birisi de Cornelius Van Baerle’dir. Uzun süren çalışmalardan sonra üç tane siyah lale soğanı yetiştirmeyi başarır. Ama kıskanç komşusu Isaac Boxtel bütün bu olanlardan haberdardır. Siyah laleyi ve dolayısıyla ödülü elde etmek için Van Baerle’yi işlemediği bir suçla itham ederek ihbar eder. Van Baerle tutuklanır ve hapsedilir. Hapishanede tanıştığı gardiyanın kızına yani Rosa’ya âşık olur. Onun yardımıyla siyah laleyi yetiştirirler ve Boxtel’in bütün çabalarına rağmen ödülün sahibi olurlar. Bütün bunlar olurken Van Baerle’nin suçsuzluğu anlaşılır ve Van Baerle de özgürlüğüne kavuşur ve Rosa’yla evlenerek mutlu bir yuva kurarlar. Kitap şu cümleyle bitiyor: "Sadece çok büyük acılar çekenler mutluluğun anlamını bilirler." Romanın orijinali, Paris'de Baudry tarafından 1850 yılında üç bölüm şeklinde La Tulipe Noire adı altında yayımlanmıştır.

14 Mayıs 2014 Çarşamba

75-BÜYÜK UMUTLAR-CHARLES DICKENS-13.05.2014

Pip'in sürükleyici hayatının anlatıldığı bu roman 19. yüzyılda İngiltere'deki maden köylerindeki yaşama ayna tutmaktadır. Köyün madencisi olan Joe Gargery'nin çok zor şartlar altında çalıştığı yine de çok fakir olduğu romanda yansıtılmıştır. Romanda köylü ile kentli arasındaki uçurum da farkettirilmiştir. Zira bayan Havisham'ın kibirli tavırları; Estella'nın sosyeteden biriyle evlenmeyi tercih etmesi zamanın toplum yapısını açıklamaya yetmektedir. Yazar para hırsı ve ayrımcılık üzerine kurulu toplum düzenine göndermelerde bulunur. Hikayenin kahramanı Philip adında bır gençtir. Fakir bir köyde ablasının yanında yaşamaktadır. En büyük arkadaşı ablasının eşi köyün demircisi Joe gargery dir. Pip in hayatı anne ve babasının mezarını ziyaret ettiği bir gece değişmeye başlar. Ormanda karşısına bir adam çıkar ve kendisine yiyecek getirmesini ister. Charles Dickens bu adamı korkunç heybetli ve çirkin bir adam olarak tasfir etmiştir. Bu adam bir süre sonra romanda tekrar meydana çıkacak ve bu kez Pip'in hayatını değiştirecektir. Bu adamın hapishaneden kaçan biri olduğu anlaşılmaktadır. Adam Pip'ten yiyecek birşeyler ister; Pip adamdan öylesine korkar ki onun bu isteğini reddedemez. Fakat geri döndüğü sırada orada başka bir yabancı adam daha görür. İlk adam ile kavga etmektedirler. Diğer adam kavgadan sonra kaybolur. Abel Magwitch; yani hapishaneden kaçan mahkûm çok geçmeden yakalanır. Pip, bu hadiseyi çabucak unutur. Bayan Havisham, evlatlığı Estella ile yaşayan yalnız bir kadındır. Pip’in ablasından Pip’i evine gondermesini ister. Bayan Havisham, nikah esnasında kocası olacak adam tarafından reddedilmiştir. Düğün gecesinin sabahında yenecek kahvaltı masadaki pasta ile birlikte yıllarca durur. Pip, Bayan Havisham’ı ziyaret ettiğinde, onun garip davranışlarına bir anlam veremez. Bayan Havisham Pip’ten, sık sık gelerek üvey kızı ilevakit geçirmeisini ister. Estella'nın soğuk ve kibirli tavırları Pip'i rahatsız etmektedir; fakat Estella’ya kızmasına rağmen, Pip, ona aşık olmuştur. Pip çok hırslı bir insan olduğundan birgün bu fakir hayatından kurtulacağını düşünür. Tam bu sırada Pip'e esrarengiz biri tarafından bir miras bırakılır. Pip bu mirasın bayan Havisham tarafından ona verildiğini düşünür. Pip Londra’da,Herber Pocket adında biriyle aynı odada yaşar. Avukatı Bay Jaggers kendisine yardım edenin kim olduğunu söylemez. Pip artık Londra da yaşayan bir centilmen olmuştur. Bu hayata öylesine kapılmıştır ki onu ziyarete gelen ablasının iyi yürekli kocasını aşağılar. Fakat Joe gittikten sonra pişmanlık duyar. Hâlbuki Joe fakir hayatında onun en büyük destekçisidir. Pip Londra da mirascısının bir zamanlar yardım ettiği kaçak mahkûm olduğunu öğrenir. Hayatının düğümü çözülmeye başlar. Çocukluk aşkı Estella da evlenmiş hatta kocasını kaybetmiştir. Fakat bu olaylar silsilesinden kurtulup köyü ziyarete geldiği esnada Estella ile karşılaşır. Artık ayrılmaları için bir neden yoktur.

7 Mayıs 2014 Çarşamba

74-SUDAKİ İZ-AHMET ALTAN-30.04.2014

Birbirinden farklı düşüncelerde,konumdaki insanların aşklarını sorgulayan yer-yer eleştiren bir roman. Ana konu aşk olsa da 1980 darbesinin etkisiyle yazılmış kitaplardan biraz daha farklıdır.Aynı dönemde yazılmış kitapların çoğuna bakıldığında cezaevinde yaşananlar,işkenceler,sağcı,solcu ayrımlarının yapıldığı eserlere rastlanırken,bu kitapta mekanlar genelde üniversite ve hikaye aşktır.Kitabın bir diğer özelliği ise sansürlenmiş olmasıdır, kitap müstehcenlikten doyalı ceza almıştır. Mahkemenin verdiği kararla bazı kısımların üzeri çizilmiştir. Karakterler: Necip,Bülent,Fazıla,Ömer,Suat,Dominquez,Misis Perkins ,Zerrin Anlatıcı: 3. Tekil şahıs(gözlemci) ağzıyla yazılmıştır. Romanın dili ve anlatım biçimi: Çok hikayeden oluşan bir roman ve hikayeler arasında bir bağlantı kurulamıyor. Kitabı kafanızda canlandırmanız oldukça zor, beklide bu kitabın bu kadar baskı(18) yapmasının sebebi de budur? Kitap bitene kadar hikaye hakkında bir fikir edinemiyorsunuz. Romanın Türü: Romantik roman Romanın Ana fikri: İnanç,dava,düşünce kavramlarının aşka yenik düştüğünü aslında zamanın da etkisinde kaldığından(1980 darbesi) herkesin yanlış yolda olduğunu anlatmaktadır.