16 Eylül 2014 Salı

86-VE DURGUN AKARDI DON (1.CİLT)-MIHAIL ŞOLOHOV-15.09.2014

Ve Durgun Akardı Don, (Rusça özgün adı: Тихий Дон, Türkçesi: Durgun Don) Mihail Şolohov'un ilk büyük eseri, geniş bir tarih sürecini kapsayan dört ciltlik bir romandır. Yazar bu romanla 1965'te Nobel Edebiyat Ödülü'nü alır. Eserin kahramanı bir Kazak köyü olan (aynı zamanda yazar Mihail Şolohov'un da doğum yeri olan) Vyeşenskaya'lı Gregor Melehov'dur. Gregor'un gençlik dönemindeki köy yaşantısından başlayarak I. Dünya Savaşı'na katılması, cephede yaşananlar ve aynı süreçte Çarlığın yıkılışı ve Sovyetler Birliği'nin kuruluması sürecinde Kazaklar'ın neler yaşadıklarını ve bu sürecin neresinde olduklarını benzersiz betimlemelerle anlatan dünya edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. Eser I. Dünya Savaşı'ndaki Rus Devrimi'ni ve o dönemki toplumun sosyal ve politik duruşunu tarafsızca ve gerçek anlamıyla okuyucuya yansıtmaktadır. Romanın Stephan Garry (Henry Stevens) tarafından Rusça'dan yapılan İngilizce çevirisinin birinci ve ikinci kitapları ilk kez 1934'de And quiet flows the Don, üçüncü ve dördüncü kitaplardan oluşan son bölümü de 1940'da The Don flows home to the sea adı altında yayınlanmıştı. O dönemde, Sovyet edebiyatının yabancısı olan ve romanın konusu hakkında hiçbir bilgiye sahip olmayan İngiliz okurlarına hem Don'un bir nehir olduğunu flows (akar) sözcüğünü ekleyerek açıklamak amacıyla hem de "Sakin Don", "Sessiz Don" ya da "Durgun Don" gibi kısa bir adın ilginç gelmeyebileceği düşüncesiyle İngiliz çevirmen, çevirisinin ilk bölümüne, romanın şiirsel yapısına uygun bulduğu Don nehri sakin akar, ikinci bölümüne de Don nehri vatanı olan denize akar adını vermek gereğini duymuştur. Türkiye'de de Ve Durgun Akardı Don diye çevrilmiştir. Fakat özgün adı Durgun Don'dur. Kitap 4 cilt halinde Tektaş Ağaoğlu tarafından 1965-1966 yıllarında Türkçeye çevirilip Ağaoğlu Yayınevi tarafından aynı yıllarda ilk defa basılmıştır.

9 Eylül 2014 Salı

85-LOLITA-VLADIMIR NABOKOV-05.09.2014

Lolita veya az bilinen adı ile Beyaz Irktan Dul Bir Erkeğin İtirafları Vladimir Nabokov'un İngilizce romanı. 1955'te Paris'te ilk baskısı yapılmıştır. Daha sonra yazarı tarafından Rusça'ya çevrilen roman 1962'de Stanley Kubrick tarafından yine Lolita adı ile sinemaya uyarlanmıştır. Roman, ana karakter Humbert Humbert'in su pericikleri adını verdiği ergenlik çağındaki genç kızlara karşı cinsel tutkusunu konu eder. Humbert Humbert, Amerika'ya yerleşmiş, orta yaşlı, Fransız bir dil profesörüdür. Çocukluğunda bir tatil sırasında aile dostlarının kızı ile aralarında geçen kısa süreli bir ilişkinin ardından birkaç ay sonra sevgilisinin ölüm haberini alır. Bu talihsiz ve yaşanamamış ilşkinin ardından, genç hatta çocuk yaştaki kızlara karşı ilgisini yıllar sonra da üzerinden atamaz. Başından geçen bir evlilikten sonra, Amerika'ya yerleşir. Tesadüfen pansiyoner olarak yerleştiği evde Bayan Haze'nin on iki yaşındaki kızı Dolores Haze'i görür ve yıllar boyunca güçlü belleğinden hiç silmediği çocukluk aşkını Dolores Haze ile özdeşleştirir. Romanda L, Lo, Lola, Lolita, Dolly takma adları ile çağrılan Dolores ile Humbert Humbert arasında böylece bir aşk başlar. Humbert'e aşık olduğunu her hali ile belli eden Bayan Haze ise bir süre sonra Humbert'e aşkını itiraf eder. Humbert evlenmeyi kabul etmediği taktirde Lolita'yı görmekten mahrum kalacağından bu evliliği kabul eder. Haze ile evlenir. Bu arada Lolita'ya duyduğu ilgiye günlüğünde yer vermektedir. Bu günlüğü ele geçiren Haze delirmiş halde evden çıktığında bir trafik kazası geçirip ölür. Humbert'in istediği olmuştur. Yaz kampındaki Lolita'yı alır ve o günden sonra Amerika'da eyalet eyalet seyahatler ve kaldıkları otellerde yaşadıkları gönüllü veya zoraki aşklar başlar. Humbert artık Lolita'ya bağlanır ve onsuz edemez hale gelir. Gittikleri bir şehirde Lolita okula yazılır ve eğitimine devam ederken, oynadığı bir tiyatro oyununda, oyunu izlemeye gelen tiyatro yazarı ile tanışır. Gezilerine kaldıkları yerden devam etmek üzere yola çıkan Humbert daha ilk durakta Lolita'yı kaybeder. Aradan geçen bikaç yıl sonra Lolita 17 Yaşına geldiğinde Humbert kendisinden ödünç para istemek için gönderilen bir mektup alır. Lolita'yı, kaldığı yerde Dick adında bir gençten hamile halde bulur. Oyun yazarı ile sapıkça ilişkiler yaşadığını öğrenir. Oyun yazarının evine gidip onu öldürür ve teslim olur. Amerikalı-Rus yazar Nabokov'un en çok sevilen ve tanınıp ses getiren romanı olma özelliğini taşıyan Lolita, trajikomik bir romandır. Hikayedeki ölümlerin, küçük bir kızın annesiz kalışı ile duyduğu üzüntünün arasında okur, yazarın nükteli anlatımı sayesinde kendisini gülmekten alamaz. Oldukça özgün ve eğlenceli bir dille yazılan Lolita Nabokov'un sanat hakkındaki görüşlerini dile getirdiği bir epilogla sona erer. Nabokov bu epilogun sonunda özgün anlatımının sırrını şu çarpıcı sözle verir: “ Hiçbir dilin sihirbazı, elinde dudak ısırtan bir ayna, siyah kadife perdeler ve örtük çağrışımlarla gelenekler olmadan, bir dilin sınırlarını frakının kuyruğunu sallayarak aşmayı başaramaz.