17 Temmuz 2013 Çarşamba

4-ŞEBEK ROMANI-AYŞE ŞASA 03.07.2012

2070 yılında, eski adıyla Viyana, yeni adıyla XB21’deki Pavlov Meydanı’nda 26 katlı gökdelenin 13. katındaki dairesinde yaşayan melankolik felsefe asistanı Amadeus’un hayatı başlarda benim için ütopik bir çekiciliğe sahipti. Amadeus entelektüel hazlar peşinde olan, tezini yazan, hayaller kuran bir adamdı. Çalışmak için hatta alışveriş yapmak için bile dışarı çıkmak zorunda değildi. Dışarıdaki hayat ne kadar ürkütücü olursa olsun, kendince gizemli ve korunmuş bir mekânda Mozart dinlemek, felsefeyle uğraşmak gibi zevkler içinde yaşamak… Ancak melankolizm yakasını bırakmadı Amadeus’un; pek çok insanın eylemsizliğinin sorumlusu olan bu ruh hali onun tembelliğini arttırıyordu. Bütün bunlarla baş etmeye çalışan Amadeus’u antidepresan haplar, meditasyon seansları kurtaramadı. Çünkü aşk, Lena’ya olan aşkı, onun rahatını fena halde kaçırmaktaydı, Kurtuluşu oğlak çukurunda bulacaktı. Her vakitte ve her mekanda Oğlak Çukuru gibi bir yerin ve Batın Baba gibi bir kişinin varlığı konusunda ikna olabilmenin tadını yaşadım bu romanda. Ama şurası bir gerçek ki Amadeus’u Lena’ya olan aşkı kurtardı. Kitabın ilginç karakterlerinden Manyak Arşimed de bunun farkında: “ Aşk zordur ama aşktan başka yol ve mana yoktur.” Son noktayı Amadeusla koyalım: “Şu anki bahtiyarlığımı hazırlayan hep o karanlık geçmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder